Günümüz dünyasında Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye, çeşitli çalışma alanlarında önemli önem kazanmış bir konudur. Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye bilimsel, kültürel, tarihi veya sosyal alanda hem akademisyenlerin, uzmanların hem de meraklıların dikkatini çekti. Etkisi zamana yayılır ve bireyselden kolektife kadar geniş bir perspektif yelpazesini kapsar, böylece anlamının ve sonuçlarının derin ve yansıtıcı bir analizine olanak tanır. Bu makalede, bugün çok alakalı olan bu konuya ilişkin kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyon sağlamak amacıyla Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye'in farklı yönlerini ve yaklaşımlarını inceleyeceğiz.
Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye | |
---|---|
Öncül | Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye |
Ardıl | Yargıtay |
Kuruluş | 10 Mayıs 1868 | )
Kapanış | 4 Kasım 1922 | )
Tür | Adli Yargı |
Yasal statü | Yüksek Mahkeme |
Merkez | İstanbul |
Reis | Ahmed Cevdet Paşa (ilk) |
Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye, Tanzimat döneminde Osmanlı Devleti'nin günümüzün Yargıtay eşdeğeri olarak hizmet veren üst kuruludur.
24 Mart 1838’de kurulmuş Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye'nin Abdülaziz döneminde 6 Mart 1868’de çıkan bir iradeyle Şûrâ-yı Devlet ve Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye olmak üzere ikiye ayrıldı. Kanun ve nizamnâmeler yapmakla görevli Şûrâ-yı Devlet’in başkanlığına Midhat Paşa, yüksek bir temyiz mahkemesi olarak görev yapacak olan Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye’nin başkanlığına da Ahmed Cevdet Paşa getirilmiştir. Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar varlığını devam ettiren bu iki kurumdan Şûrâ-yı Devlet Danıştay’ın ve Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye Yargıtay’ın temelini oluşturmuştur.