Üç puanlı sistem günümüzde farklı alanlarda büyük ilgi uyandıran bir konudur. Politikadan sağlığa, modaya ve teknolojiye kadar Üç puanlı sistem tekrar tekrar konuşulan bir konu haline geldi. Bu konudaki görüşler çeşitli ve kutuplaşmış, bu da zenginleştirici ve zaman zaman hararetli bir tartışmaya yol açmıştır. Bu makalede, Üç puanlı sistem hakkındaki farklı bakış açılarını ve bunun mevcut toplumumuzu nasıl etkilediğini inceleyeceğiz. Ayrıca yıllar içindeki gelişimini ve geleceğe yönelik projeksiyonunu da analiz edeceğiz. Hiç şüphesiz Üç puanlı sistem kimseyi kayıtsız bırakmayacak, derinlemesine ve üzerinde düşünülmeyi hak eden bir konu.
Üç puanlı sistem, spor liglerinde ve grup turnuvalarında, özellikle de futbolda, uygulanan müsabakayı kazanan takıma 3 puanla ödüllendiren ancak kaybeden takıma puan vermeyen sistem. Yine bu sisteme göre, eğer müsabaka berabere tamamlanırsa her iki takım da birer puanla sahadan ayrılır. Bu sistem genel olarak mağlubiyet ve/veya beraberlik sonuçları almaya yatkın ve daha az kazanma yüzdesine sahip olan takımlar ile daha fazla kazanma yüzdesine sahip olan takımlar arasındaki sıralamayı daha belirgin hâle getirir. Bu sistemden önce birçok lig, galibiyete 2 puan verirken beraberliğe 1 puan vermekteydi ve bu durum galibiyetin önemini takımlar nezdinde azaltıcı bir faktördü.
Ligde alınan galibiyetlerin uzun süre boyunca 2 puanla ödüllendirilse de, 1980'lerin başlarından itibaren bu anlayış değişmeye başladı. Futboldaki gelişim ve değişimlerle beraber üç puanlı sistem, Jimmy Hill tarafından teklif edildi ve ilk olarak İngiltere'deki English Football League'de uygulanmaya başlandı. 1981'de hayata geçen bu uygulamayı futbol dünyasının geri kalanı bir süre uzaktan izledi. FIFA, üç puanlı sistemi resmî olarak ilk kez ABD'deki 1994 FIFA Dünya Kupası'nda uyguladı. Ancak, pek çok ülke 1990'ların ortalarında üç puanlı sisteme geçiş yaptı. Üç puanlı sisteme en son geçen FIFA ülkesi ise ABD oldu. MLS'de üç puanlı sistem, 2000 yılından itibaren uygulanmaya başlandı.